Devlet ve Siyaset Üzerine Notlar
Totaliter karaktere haiz olan ve birbirinden farklı politik uygulamaları ön plâna çıkaran siyasi rejimlerin; insanların can, mal, akıl, nesil ve din emniyetlerine (temel haklarına) fazla değer vermediklerini söylemek mümkündür. Meselâ: Roma İmparatorluğu döneminde iktidar sahipleri, ‘istediklerini suçlu ilân etme ve cezalandırma’ gibi, gayr-i meşrû davranışlara yönelmişlerdir. Hatta siyasi eğemenliklerini kitlelere kabul ettirebilmek için, kur’a çekerek ölüm cezası verdikleri bile olmuştur.
Yusuf KERİMOĞLU
22.10.2021 12:55
2.442 okunma
Cemiyet halinde yaşayan insanların; siyasi, iktisadi, hukuki ve ahlâki hükümlere ihtiyaçları vardır. Bütün siyasi ve sosyal organizasyonların (devlet, hükümet, yargı ve diğer kurumların) insanoğlunun ihtiyaçları sebebiyle ortaya çıktığı malûmdur. Aydınlanma felsefesini savunan ilim adamları devleti; ‘aynı ülkenin vatandaşı olan insanların ortak ihtiyaçlarını karşılayan ve insanlığa hizmet eden hukuki-siyasi bir kurum’ olarak tarif etmişlerdir. Yaygın olan tarife göre devlet: “sınırları malûm bir ülkeye sahip olan, belirli anayasal düzeni bulunan ve teşkilâtlı millet topluluğunu meydana getiren siyâsi/hukuki bir kurumdur.” Bu tarifin, yaygın olan genel kültüre uygun olduğunu söylemek mümkündür. Ancak doğru olduğunu ileri sürmek kolay değildir. Sınırları malûm bir ülkede egemen olmak ve anayasal (hukuki) düzeni sağlamak gibi unsurlar, devletin “olmazsa olmaz” şartıdır. Ancak günümüzde Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın üyesi olan her devletin, insanlığa hizmet ettiğini ve varlık sebebine bağlı kaldığını iddia etmek mümkün değildir.
Birbirlerinden farklı zaman diliminde (çağlarda) yaşayan filozofların devlet tarifleri, içinde bulundukları çevre şartlarına göre mahiyet kazanmıştır. Her filozof, kendi dünya görüşüne göre, devletin keyfiyetini tesbite gayret etmiştir. Filozof st. Augustin, devletin zaruri bir ihtiyaç olduğunu ifade etmiş ve şu tesbitte bulunmuştur: “Devlet, ilk günah neticesinde cennet’ten kovulan insanların yeryüzünde teşkilatlanmak mecburiyetinde kalmaları üzerine ortaya çıkmıştır.” Fılozof Hegel’in ‘devlet’ tarifi ise şöyledir: “devlet ilâhî arzudur. Şu anlamda ki, yeryüzünde mevcut olan ve ortak şuurun örgütü olan tüzel kişiliktir. Devlet, malûm amaçlara, belli kanun ve ilkelerle ulaşır. Bu sebeple kendini bilen ve emreden ilâhi iktidardır. Ruhun sonsuz ve zorunlu varlığını temsil eder. Tanrı’nın dünyada yürüyüşüdür. ”
Orta Boy, Şamua iç kağıt, Küks Cilt, Sıvama Kapak, 544 Sayfa
İSBN:978-975-7719-66-3
Ücretsiz kargo, Kredi Kartı ile alımlarda peşin fiyatına 3 taksit imkanı...
...